Beyşehir ilçesinde esnaflık yapan Ali Akkoca, bu yıl kış mevsiminin ortasına gelinmesine rağmen yaşanan kuraklık ve yeterli olmayan yağışlar nedeniyle kıyılarda suları çekilen, derinliği düşen Beyşehir Gölü’ne dikkat çekmek ve farkındalık oluşturabilmek amacıyla sosyal medyadan bir kampanya başlattı. “Gölümüzde bir bardak suyun da senin olsun” kampanyası ile birlikte Beyşehir’de yağan yağmur sularını kova, bidon ve damacanalara doldurarak biriktiren Akkoca, işyerinde çalışanlarla birlikte Beyşehir Eşrefoğlu Köprüsü’nden göl yüzeyine döktü.
Kuş cenneti durumundaki gölde yaşanan ördek ölümlerine de dikkat çeken ve bunun sebebinin araştırılmasını isteyen Akkoca, başlattığı kampanyanın nedeni hakkında gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Beyşehirliler’in Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü konumundaki Beyşehir Gölü’nün kurumaya yüz tuttuğunu ve gölle ilgili çok sıkıntılı bir durum yaşandığını sosyal medyadan günlerce dile getirdiğini, kendisinin de bunu ifade ettiğini vurgulayan Akkoca, “Fakat, bu sıkıntıları göstermek için bir kampanya başlatmak istedim. Bu kampanya ile gölümüzün sıkıntısının nasıl giderilebileceğini, gölümüze bir katkı sağlamak için neler yapılabileceğini düşündüğümüzde, ‘gölümüzde bir bardak su da senin olsun’ kamqpanyası yapmak istedik. Onun için yağmurlar yağdığı zaman gölümüze ulaşmayan suları bidonlara doldurarak gölümüze getirip dökerek bir farkındalık yaratmak, kuruyan gölümüze bir dikkat çekmek, yetkiliere bir şey anlatalım istedim.”dedi.
Başlattığı kampanyaya kısa sürede büyük bir destek geldiğini, kendisi gibi kablara doldurduğu yağmur sularını göle bıraktığını gösteren görsellerin kendisine ulaşmaya başladığını anlatan Akkoca, şöyle devam etti:
“Ben zaman zaman bu gölün kenarını geziyorum, bu gölde yaşayan 16 tane balık türü, yaklaşık 163 tane kuş türü, 405 tane bitki türünden günlerdir artık feryat geliyor. Su ördeği diye bildiğimiz mekeler, ördekler günlük 100-150 tane ölüyor. Sizler de kenarda görebilirsiniz, biz bunları barınaklardaki hayvanlara atıyoruz. Tekrar insanlar görür de utanırız diye bu ördek leşlerini köprülerin altında saklıyoruz, kaybediyoruz. Buradan artık Beyşehir’deki yetkililerin bize destek vererek, Ankara’daki mercilere, Konya Valiliği’ne, DSİ yetkililerine gölümüze gelen kaynakların daha iyi gölümüze ulaşabilmesi için derelerin temizlenmesi, dağlardan inen suların gölümüze ulaşması için bir çaba sarfedilmesi ve bu gölümüzde biriken suyun kaç milyon merekübünün Konya Ovası’nı sulamak için gönderilebileceğinin, kaç milyon metrekübünün gölümüzde tutularak buradaki hayvanların, kuşların, bitkilerin ve bizim içme suyu olarak kullandığımız bu suyun bize ne kadarının bırakılabileceğinin hesaplarının yapılması gerekiyor. Benim bir esnaf olarak vicdanım bundan muzdarip. Ben bu konuda için çeşitli çalışmalar, bir şeyler yapmak için mücadele ediyorum. Bu mücadeleye destek bekliyorum. Daha sonra bu yetkililerden gerekli çalışma ve atılımlar olmazsa bu kampanyaları daha da ileri götürerek değişik kampanyalarla Beyşehir’in sesini, Beyşehir Gölü’nün feryadını duyuracağım, çünkü gölümüz can çekişiyor.”
Beyşehir Gölü’nün son on yıldır yüzde 50 suyunu çeşitli nedenlerle kaybettiğini savunan Akkoca, çocukluk yıllarında günlerinin kıyılarda yüzerek ve balık tutarak geçtiğini hatırlatarak, “Bu yaşananları görmezden görmezden gelip gölümüzün tamamen kurumasını bekliyorlarsa fark etmez, Türkiye’de 70 göl kurudu, 71nci göl de Beyşehir Gölü olur. Ben vicdanen rahat olabilmek için bu farkındalıklarla gölümüzü kurtarabilmek için çaba gösteriyorum, göstermeye devam edeceğim, ama elimizden bir şey gelmez, gölümüz kurur ise onu artık yetkililerin vicdanına bırakıyorum”ifadelerini kullandı.
Beyşehir’de bu yıl Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi genel bir kuraklık olduğunu, yağışların geç kalmasıyla da bunun bölgede kendini iyice göstermeye başladığını dile getiren Akkoca, köprüden göl üzerine boşalttıkları yağmur sularını göle dökülmeyen noktalardan, mahallelerden, yağmur oluklarından bidon, kab, kova ve damacanalara biriktirdiklerini de hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Yağışlar olduğu sürece yanımdaki işçi arkadaşlarla birlikte boş olduğumuz müddetçe bu kapları doldurup göle boşaltacağım. Gölümüzü kurtaramasam da bir bardak suyum var diyerek vicdanım, gönlüm de rahat benim. Ancak, şunu ifade etmek istiyorum, gölümüz önceki yıllarda bu üst noktalara kadar dolu idi, derinliği 20 metre idi, şu an gölümüzün en derin noktasını bulduğumuz zaman 6 metreye düştü. Yani gölümüz gün geçtikçe suyunu kaybediyor. Benim diyeceğim; burada büyük dalgalar vardı kenarda, yüzerdik. bu dalgalar sayesinde gölümüzün içindeki kumlanma, ot, pislikler kenara vurur. Bunar daha sonra kumlar vasıtasıyla dışarıya atılırdı. Artık gölümüzde dalgalanma da olmuyor suyun azlığından. Göl iyice kurumaya doğru gidiyor.Bunun için bir an önce gölümüze su takviyesi yapılırsa Anamas’tan, Toroslar’dan Akdenize boşa akıp giden dökülen suları göllerimize doğru çevirebilirsek bu tarafa, gölümüzü kurtarabiliriz.”
Esnaf Ali Akkoca, köprü altında yerde yatan ördek ve su kuşu leşlerini de gösrerirken, Beyşehir Gölü’nün kara meke, elmabaş ördek ve diğer türlere yaşam alanı olduğunu ancak bu türlerin de son zamanlarda ölüp kıyılara vurmaya başladığını belirterek, “Bence Beyşehir Gölü’ne suyun gelmemesi nedeniyle göl de artık artık isyanını dışa vuruyor, hunharca katlediyor hayvanlarımızı, bizlerden bir çare olmamızı istiyor.Yetkililerden artık bunları görmezden gelmemesini istiyoruz. Günde ortalama sadece Beyşehir Gölü’nün bu kısmında 300 taneye yakın ölüyor,oysa Beyşehir Gölü çok büyük, Isparta’ya kadar dayanan bir yer, yaklaşık bin, bin 500 tane ördek kaybettiğimizi zannediyorum. Sadece bu bölgeden 100-150 tane ölü alıyoruz.Yetkililerin bu ölümlerin nedenini de araştırmasını ve bir çare olmasını istiyoruz ve bekliyoruz.”şeklinde sözlere yer verdi.